Biraz konuşalım mı, baba...
Zira...
Konuşmak...
Biraz muhabbetin dibini yapsak...
Birazda dertleşsek...
Dertlerimize derman olsak...
Olur mu, baba.
Konuşmak...
Sadece konuşmak...
İçten...
Samimi...
Büyükler demezler miydi,. insanoğlunun en önemli fıtri ihtiyaçı konuşmak, konuşmak, konuşmak. Öyle değil mi?
Biraz konuşalım mı, baba...
Oysa...
Ne hikmetse konuşamıyor, konuşuyorsakta birbirimizi anlayamıyoruz. Hatta konuşuyoruz da nece konuştuğumuz dahi anlamıyor ve bilemiyoruz.
Biraz konuşalım mı, baba...
Evde eşler...
İşyerinde mesai arkadaşları.
Mahallede komşularımız ile.
Herkes sus pus, ellerde cep telefonu evlerde televizyon. Ne eşinle ne evladına, ne...
Biraz konuşalım mı, baba...
İnsanlar...
Yola çıktığın yol arkadaşların..
Yada dava arkadaşların ne kadar vefalılar acaba?
Ne kadar samimiler?
Kaçı mesajına "günaydın",
Kaçı merhabana "aleykümselam" demişlerdir.
Kaçı sen aramadan "Nasılsın, neler yapıyorsun, bugün bir programın var mı?" sormuştur.
Biraz konuşalım mı, baba...
Problemler çooook, o kadar çok ki...
Nedense problemlere çare üreteceğimiz yerde problemi yada problemleri kaşımaktan başka birşey yapmıyor, yapamıyoruz.
Hep problem hep problemleri konuşuyoruz;
"O halde çare ne, ne yapalım ki bu durum(lar)dan kurtuluşa erelim"
diye ortaya sual atıldığında "Allah günahlarınızı affetsin" demekten başka bir dua ve temenni yok. Yani orada da bir çare bir çözüm yok.
Bugün biraz konuşalım mı, baba...
Sıkıldım...
Yoruldum...
Bazen çaresiz...
Bazen de...
Biraz konuşalım mı?
Baba...